top of page
Yazarın fotoğrafıŞarkılara Mektuplar

Adil bir dünyada yaşamak istiyorum

Bir beyaz güvercin olsam,

Yollara vursam,

Her yerde çocuklarla buluşsam,

Saflık, cesaret, cömertlik ve yaratıcılıkta

Onlardan örnek alsam,

Tüm dünyaya “Yaşamak çok güzel,

İçimdeki çocukla yaşamak istiyorum!”

Diye ünlesem,

Merhaba,


Mektubuma “ADİL BİR DÜNYADA YAŞAMAK İSYİYORUM” diye başlamak geldi içimden.

Peki nasıl sağlanabilir böyle bir dünya?


Herkesin doğru olanı tarafsızca yapması, hakkı olan kişinin hakkına saygı duyması ve bu kişinin hakkına sahip olabilmesi için onu desteklemesi nasıl mümkün kılınabilir?

Doğduğu andan itibaren haksızlıklara, şiddete maruz kalmış bir çocuğun gözünde “haksızlık yapmanın normal bir davranış haline gelmesi” kaçınılmaz değil midir?

Şeyh Sadi’nin dediği gibi, İnsan “Son baharda gül fidanını yıkmamalıdır ki, ilkbaharda onun güzelliklerinden mahrum kalmasın”.

Fakat hoyratça ne çok gül fidanı kırılıyor dünyada değil mi? Düşünecek olursak, en varlıklısından en yoksuluna, en kültürlüsünden en cahiline kadar tüm evlerde önce çocuklar, sonra da nispeten zayıf olduğu diğerleri tarafından düşünülen bireyler pek çok haksızlık ve istismara maruz kalıyorlar.

Üstelik bu istismar daha sonra Mahallede, okulda, arkadaş gruplarında , işyerlerinde ve bir çok yerde devam edebiliyor.

Örselenmiş ruhlar, bir süre sonra karşısına güzel ve naif ya da ona göre daha zayıf kim çıkarsa adeta yağmalıyor; hatta yaşam hakkını elinden alıyor.

Peki ya adalet? Şunu sorabiliyor mu?

“Böyle bir ilişkideki taraflardan hangisi daha mağdur?”

Hayatı boyunca değer görmemiş ve değer görebilmenin tek yolunun “güç gösterisi yapmak” olduğunu sanan “Zanlı” taraf mı; daha dünyaya gözlerini yeni açmış, hangi eve doğduğunun bile farkında olmayan bebekler, çoğunlukla bulunduğu ortamdan kurtulma çabasıyla bir adamın/ya da kadının peşinden giden eşler yani “Mazlum” taraf mı?

Elbette zarar görenleri korumayı ve faillere yaptırımlar uygulamayı sağlamaya yönelik yasa ve kurumlar var. Ancak bunların hiçbiri gerek zanlıdan, gerekse mağdurdan gideni /eksileni geri getiremiyor.

O halde adil bir toplum sağlayabilmek için gerekli olan “önleyici tedbirler” gündemde olmalı diye düşünüyorum.

Arzuladığım Adil Dünya için 32 yıldır bir hukukçu olarak çabalıyorum. Ama başladığım noktadan itibaren geldiğim bu an itibariyle, maalesef insanların birbirlerine yönelik her türlü ilişkisinde artan bir saygısızlık, haksızlık hatta fiziksel şiddetle karşılaşıyorum. Bazı yaşanmış öyküleri dinlerken, dava dosyalarında okurken dahi insanlığımdan utanıyorum.

Umutsuzluğa kapılmıyor değilim.

Ama 22 yıldır her iki çocuğuma da adil davranmaya ve onların da haksızlıklara karşı durmalarına destek olmaya gayret etmiş olmamın olumlu sonuçlarını görüyorum. Onlara, hiçbir hatanın dünyanın sonu olmadığını, bizim başkalarının bize verdiği değerden ibaret olmadığımızı, önce kendi kendimize değer verip güvenmemiz gerektiğini , öğretmeye çalışıyorum.

Sonuçta onların ve onlar gibi pek çok gencin “ adalete - haklara saygılı olduklarını, insan yaşamına değer verdiklerini, başkaları için çabaladıklarını” gördükçe umutsuzluğumun yerini, gönül rahatlığı almaya başladı.

Bu nedenle daha çok çocuğa ulaşılması gerektiğine, böylece insanlık onurunun ADİL BİR DÜNYAYA kavuşacağına inanıyorum.

Şarkı sözü olmaya değer bulur musunuz bilemiyorum ama, tam da şu an içimden şunlar geldi:

Bir beyaz güvercin olsam,

Yollara vursam,

Her yerde çocuklarla buluşsam,

Saflık, cesaret, cömertlik ve yaratıcılıkta

Onlardan örnek alsam,

Tüm dünyaya “Yaşamak çok güzel,

İçimdeki çocukla yaşamak istiyorum!”

Diye ünlesem,

Sevgi ve saygılarımla.

Selma Mert Karaarslan, İzmir-09.09.2020

168 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


bottom of page