Sen bu mektubu okuduğunda ben kiraz ağacına bir mendil daha bağlıyor olacağım. Sen bir gün o mektubu okuduğunda, ben bir kirazın dilinde ak mendillere dönüşmüş olacağım.
"Kıyıya Vuran Şişenin İçinden Çıkan Mektup" beni çok etkiledi. Ben bir mektup bekliyorum. Birkaç aydır somut olarak bekliyorum. Ama aslında günlerdir, aylardır, yıllardır bekliyorum. Sanki o mektubu beklemeye gelmişim bu dünyaya. Geldiğini göreceğim ama okuyamadan gideceğim gibi hissediyorum. Uzun zamandır böyle hissediyorum. Ya da kısa bir süredir, uzun zamandır böyle hissediyor olduğumu anlamaya başladım. Sanki sürekli bir kiraz ağacının başını bekliyorum. Sanki sürekli kiraz ağaçlarına ak mendiller bağlıyorum. Akşam oluyor, mendiller sallanıyor, mektup gelmiyor. Her sabah yeni bir kiraz büyüyor, yeni bir ak mendil bağlanıyor. Mektup gelmiyor. Bu duygu beni senin mektupta tarif ettiğin duygular denizine atıyor.
Geceleri nedensiz yere uyanıyorum. Kara renkli bir duygu var içimde. Karnımın etrafında yoğalıyor. Ona bazen içimin acı suyu diyorum. Dilime geliyor tadı, oradan biliyorum. Bazen içimin kara taşı diyorum, denize bakmakla ufalanmıyor oradan biliyorum. Ona bazen teşhis koyuyorum. Melankoli diyorum, Freud'dan biliyorum seni. Ama kitaptaki gibi durmuyor içte, onu yeni öğreniyorum. Bazen yıldızları gösteriyorum ona. Beni, diyorum, yıldızlara bakalım diye mi uyandırıyorsun gecenin tam üçünde. İki yıldız var. Birlikte baktığımız ve birlikte hiç bakamadığımız. Birinin düşüşünü görüyoruz, diğerinin sımsıkı tutunuşunu geceye. Hangisiyle battım, hangisiyle kaldım? Bilmiyoruz.
Kıyıya vuran şişe. Uzun zamandır hayal ettiğim bir olma biçimi. Gelişigüzel, telaşsız bir seslenme dünyaya. Bir şişenin şefkatine kapanarak denize açılma; suyun bilgisine. Kıyıya vuran şişenin içindeki mektup başlığınla bile beni o kadar etkiledin ki. Kendi yazdığım ve bana yazılmış bir mektup gibi hissettim. Denize açılmakla varılamayacak bir sırrın, yosun diplerinde biriken bir suskunun ve istiridyenin zamanına kapanmış bir kadınlığın kelimelerini kapattığım o şişe sanki senin yazının kıyılarında soluk alıyormuş gibiydi. Bir el gelip onu açmadı belki. Kelimelerin kendi soluk alış verişi kendi mantar kapağını açtı. İki mevsimdir açmasını beklediğimiz o gülün, ümidi kesmişken, dün akşam kendini açması gibi. Bana bu kadar yalın bir deneyimi yaşattığın için çok teşekkür ederim!
Mektubun bundan sonrasını defterime kendi harflerimle devam etmek istiyorum.
Sen bu mektubu okuduğunda ben kiraz ağacına bir mendil daha bağlıyor olacağım.
Sen bir gün o mektubu okuduğunda, ben bir kirazın dilinde ak mendillere dönüşmüş olacağım.
Mendilde işli adı
Yorumlar