Mektuplar dokuyacağım çokça.
Peyam. İlham.
Canımın parçası
Sen yan odada mide bulantısı ile yatıyorsun
Fazla tatlı yedin bizim evde.
Çocuk şımartır gibi biz de
Baklavalar, profiteroller, eklerler
Tavuk göğüsleri, kazandibiler, sütlaçlar
Künefeler, şambabalar, güllaçlar
Ne büyük bir trajedi olarak yaşıyorum şimdi midenin ve başının
Dönüyor oluşunu
Yeni ülkenin seni çok sevmiş bir ailesinin bir odasında
Annemin yaptığı nane limonu getirirken odana
Sana ne kadar bağlandığımı tekrar fark edip
tekrar korkuyorum
Zaten canım
Benim galiba sanırım
Biraz tuhaf
Hatta biraz
Garip
Hatta biraz
Gökkuşağına çalan
Bir takım huylarım hep
vardı.
Çok sevmek gibi.
Her şeyin fazlası zarar ama; değil mi?
Şimdi şiir yazıyorum yine bir yaşam arasından sonra
Ama bu sefer farklı diğerlerinden
Acı değil bu sefer arayı verdiren
hastalık ya da
yas değil
Ne güzel yaşadık senle dünkü dolunaydan
bu dolunaya geçen süreyi
ve yarım ay daha
ayrılmayacak olmanın sonsuz neşesi
(Sonsuz nedir ki zaten?)
(Zaman dahil göreceli değil mi her şey?)
Irakta kalınca bu aralık
bu ocak sönünce yaban soğuğunda ateşi beslenemeyip
deli kadınlar gibi sayfalarca mektup yazacağım yine sana
İçini bayacağım. Fazla tatlılar gibi. (Her şeyin fazlası zarar değildir.)
Mektuplar dokuyacağım çokça.
Peyam. İlham.
Zira içimde hiç eski sevgilim olmayacağını bilmenin
Sonsuz huzuru var
(Hangi sevgili böyle sevilir ki zaten?)
Miden bulanmasa keşke dünyanın en güzel gözlü oğlanı
Uzak ülkenin likit kapitalizmi ruhunu kemirmese sinsice
Haftanın sekiz günü skolyozuna abanıp
Garsonluk yapmasan çift anadalını çekmeceye atıp
Bu hayattan kurtarabilsem seni
Türk filmi esas oğlanları gibi
(Sanki kurtarabilmişim de kendimi)
(Olsun güzel olduğum kadar küstahımdır da)
– Yalan, kimse kendini de kurtaramaz
biz birbirimizi kurtarmadıkça.
Ah güzel gözlüm, ah kadife kulaklım
Memleketin anlamaz seni
Benim memleketimin
Beni anlamadığı gibi.
Deniz Başar
Comments